UNVAN1 PNG

Göğüs Duvarı Tümörü Nedir?

Göğüs duvarı; arkada omurlar, yan taraflarda kaburgalar ve kaburgaların arasını kapatan kas tabakası, önde halk arasında iman tahtası kemiği olarak bilinen sternum kemiği, aşağıda diyafram kası ve yukarıda klavikula (köprücük kemiği) ile komşuluğu olan yapıdır. Göğüs duvarı, göğüs kafesinin şekil ve dayanıklılığını sağlayan yapıdır. Göğüs kafesinde kas ve kemik yapısı, karın kaslarının da desteğiyle solunuma katkı sağlamaktadır. Göğüs duvarı;  kas, iskelet sistemi ve bağ dokuyu ilgilendiren çok çeşitli tümörler içerir ve bu tümörlerin çoğu malign (kötü huylu) karakterdedir.

Göğüs duvarı tümörü sınıflaması şu şekilde yapılır

  • Göğüs duvarı tümörleri primer ve sekonder tümörler olarak ikiye ayrılır.
  • Sıklıkla sekonder olarak uzak organ metastazları (başka organlardan sıçrama) ve akciğer, plevra, mediasten, meme gibi komşu organ tümörlerinin bölgesel yayılımları ile oluşur.
  • Primer dediğimiz göğüs duvarının kendisinden kaynaklanan kötü huylu (malign) tümörlerde en sık sarkomlar görülmektedir. Bu tümörler kemik, kıkırdak ve yumuşak dokuya yerleşebilir. Kemik ve kıkırdaklarda yerleşen göğüs duvarı tümörlerinin %50 si kostalarda (kaburga), %30 u skapulada (kürek kemiği), %20’si sternum (göğüs kafesi kemiği) ve klavikulada (köprücük kemiği) yerleşir.

Belirti ve Semptomlar

Göğüs duvarı tümörleri asemptomatik yani belirtisiz olabildikleri gibi, farklı şekillerde belirti vererek kendini gösterebilir.

  • Ağrı
  • Cilt altı şişlikleri
  • Enfeksiyon gibi belirtiler göğüs duvarı tümörlerinde görülebilmektedir.

Yumuşak doku kökenli göğüs duvarı tümörleri genelde ağrısız olarak büyürken, kemik kaynaklı göğüs duvarı tümörlerinde ağrı ön planda olabilmektedir. Bu sebeple ağrılı şişlikler göğüs duvarı tümörünün ilk belirtisi olabilir. Vücutta normalin dışında bir şişlik, daha önceden olmayan ağrı belirtileri olması durumunda çok vakit kaybetmeden göğüs cerrahisi bölümüne başvurmakta fayda vardır.

Teşhis

  • Göğüs duvarı tümörü olduğundan şüphelenilen hasta grubunun teşhisinde hastadan detaylı öykü alınması ve fizik muayene ilk önemli yöntemdir.
  • Görüntüleme olarak öncelikle akciğer grafisi değerlendirilmesi önemlidir.
  • İhtiyaç halinde Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans (MR) gibi ileri görüntüleme yöntemlerine başvurulabilir.
  • Bilgisayarlı Tomografi (BT) kaburga yapılarını ve kemik içi hasarı daha iyi gösterirken, Manyetik Rezonans (MR) yumuşak doku tümörlerini, mediasten organlarla ve büyük damarlarla ilişkisini daha iyi ortaya koyar.
  • Bilgisayarlı Tomografi veya Manyetik Rezonans ile tümör olduğu şüphelendikten sonra tüm vücudu tarama amaçlı PET-CT de kullanılan ileri görüntüleme yöntemlerinden birisidir.

Hangi görüntüleme yönteminin tercih edileceğine hastanın klinik durumuna göre karar verilir.

Tedavi

  • Göğüs duvarı tümörlerinin çoğunda ameliyat ile tümörün negatif cerrahi sınırlarda (çıkartılan doku sınırlarında tümör olmaması durumu) geniş olarak çıkartılması en etkin tedavi şeklidir.
  • Çıkartılan tümörün hücre tipine, tümörün tip olarak kötü huylu tümöre benzeme durumuna göre ameliyat ile çıkartılacak alanlar belirlenir.
  • Hızlı farklılaşan (yüksek grade) tümörlerde kemoterapi ve radyoterapi uygulanır. Bazı durumlarda çıkartılan göğüs duvarında tümör kaldığından şüphe duyuluyorsa kemoterapi de bu bölgenin kontrolünü sağlamak için kullanılır.  
  • Geniş olarak çıkartılan göğüs duvarı tümörü ameliyatlarından sonra oluşan boşluğu kapatmak ve hastanın rahat nefes alabilmesi için bazı özel yöntemler uygulanır. Bunun için özel materyaller veya vücudun kas, omentum veya deri gibi diğer bölgelerinden yama (greft)  kullanılabilir. Kullanılan özel materyaller genellikle vücudun esnekliğine uygun olarak ameliyatta şekil verilebilen malzemelerden oluşur. Hangi materyalin kullanılacağına hastanın, hastalığın durumuna göre ameliyat öncesinde karar verilir.
  • Bazı ameliyatlardan sonra vücudun kas, deri vs. gibi organları kullanılabilir. Bu planlama da göğüs cerrahisinin yanı sıra plastik cerrahi, ortopedi gibi diğer branşlar ile birlikte yapılır.